|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
alışveriş yapmak (bir yerden) |
trade with f.
|
|
She used to trade with an herbalist in the woods.
Ormanda bir şifalı bitki uzmanıyla alışverişler yapıyordu.
More Sentences
|
2 |
Genel |
almak (bir kimseyi bir yerden) |
withdraw from f.
|
|
Naturally, this is not targeted at the USA, which simply withdrew from the ABM Treaty in 2001!
Doğal olarak bu sözler 2001 yılında Anti-Balistik Füze Antlaşması Anlaşmasından çekilen ABD'yi hedef almıyor!
More Sentences
|
3 |
Genel |
atmak (bir yerden) |
throw out f.
|
|
I believe that this is a step in the right direction, but we should not throw out the baby with the bathwater.
Bunun doğru yönde atılmış bir adım olduğuna inanıyorum, ancak bebeği banyo suyuyla birlikte atmamalıyız.
More Sentences
|
4 |
Genel |
ayrılmak (bir yerden taşınarak) |
take off f.
|
|
You took off so fast I thought there was something wrong.
O kadar çabuk ayrıldın ki bir sorun oldu sandım.
More Sentences
|
5 |
Genel |
(bir yerden) çıkmak |
get out of f.
|
|
We've got to get out of this place.
Bu yerden çıkmak zorundayız.
More Sentences
|
6 |
Genel |
(bir yerden) kaçırmak |
spring f.
|
|
They came up with a plan to spring him from prison.
Onu hapisten kaçırmak için bir plan yaptılar.
More Sentences
|
7 |
Genel |
(belli bir yerden) çıkamayan |
bound snk.
|
|
Our organization delivers food to the housebound elderly.
Kuruluşumuz evinden çıkamayan yaşlılara yemek dağıtmaktadır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
8 |
Yaygın Kullanım |
fışkırmak (sıvı bir yerden) |
well out f.
|
|
General |
|
9 |
Genel |
alma (bir kimseyi bir yerden) |
withdrawal from i.
|
|
10 |
Genel |
bir yere çıkmaya veya bir yerden inmeye yarayan basamaklar dizisi |
ladder i.
|
|
11 |
Genel |
bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık |
road i.
|
|
12 |
Genel |
birini bir yerden çıkarma |
ouster of i.
|
|
13 |
Genel |
bir yerden başka bir yere geçirme |
transfer i.
|
|
14 |
Genel |
tayin etme (bir yerden başka bir yere) |
transfer i.
|
|
15 |
Genel |
birşeyin (belirli bir yerden) çıkmasını önleme |
localization i.
|
|
16 |
Genel |
alma (insanları bir yerden) |
evacuation i.
|
|
17 |
Genel |
bir yerden başka bir yere geçen |
transfer i.
|
|
18 |
Genel |
bir yerden başka bir yere taşıma veya götürme |
transfer i.
|
|
|
19 |
Genel |
bir yerden mola vermeden geçme |
transit i.
|
|
20 |
Genel |
birini bir yerden çıkarma |
ouster i.
|
|
21 |
Genel |
bir yerden başka bir yere giden |
transmigrator i.
|
|
22 |
Genel |
insanların yüksek bir yerden aşağıya doğru atladıkları ve esnek bir halatla yukarı çekildikleri bir etkinlik |
bungee jumping i.
|
|
23 |
Genel |
bir yerden tahliye edilen kimse |
evacuee i.
|
|
24 |
Genel |
aktarma (bir yerden başka bir yere) |
transit i.
|
|
25 |
Genel |
birşeyin (belirli bir yerden) çıkmasını önleme |
localisation i.
|
|
26 |
Genel |
bir yerden bir yere gönderme |
channelization i.
|
|
27 |
Genel |
bir yerden bir yere gönderme |
channelisation i.
|
|
28 |
Genel |
bir yerden ayrılma |
egression i.
|
|
29 |
Genel |
(bir yerden) ayrılan kimse |
eggresor i.
|
|
30 |
Genel |
birini/bir şeyi olmayacak bir yerden kurtarması beklenen hayali vinç kancası |
skyhook i.
|
|
31 |
Genel |
jetle popüler bir yerden başka bir popüler yere seyahat etme |
jet-setting i.
|
|
32 |
Genel |
bir yerden bir yere dolaşma |
vagrancy i.
|
|
33 |
Genel |
(bir yerden) aceleyle çıkma |
breaking away i.
|
|
34 |
Genel |
bir yerden benzer başka yere giden kimse |
hopper i.
|
|
35 |
Genel |
jimnastikte yerden bir düzeneğin üzerine fırlama hareketi |
mount i.
|
|
36 |
Genel |
bir yerden başka yere hareket edebilme |
locomobility i.
|
|
37 |
Genel |
belirli bir yerden çalışma |
ride-up i.
|
|
38 |
Genel |
bir yerden ayrılan kimse |
departee i.
|
|
|
39 |
Genel |
(bir yerden) aceleyle ayrılma |
guy [uk] i.
|
|
40 |
Genel |
(bir yerden) gizlice ayrılma |
guy [uk] i.
|
|
41 |
Genel |
bir yerden alınan kimse |
pickup i.
|
|
42 |
Genel |
bir yerden kaldırılma |
cleanout i.
|
|
43 |
Genel |
(ingiltere'de) herhangi bir bira yapımcısına ait olmayıp sahibinin kendi birasını ürettiği veya birayı istediği yerden satın aldığı bar |
free public house i.
|
|
44 |
Genel |
tepe gibi yüksek bir yerden gelmek |
disembark f.
|
|
45 |
Genel |
bir felaket yüzünden bir yerden ayırılmak |
evacuate f.
|
|
46 |
Genel |
bir şeyi bir yerden çıkarmak |
take something out f.
|
|
47 |
Genel |
bir şeyi bir yerden yırtarak koparmak |
tear something out f.
|
|
48 |
Genel |
bir yerden çıkarken deftere imza atmak |
sign out f.
|
|
49 |
Genel |
bulunmak (bir yerden belirli bir uzaklıkta) |
be short of f.
|
|
50 |
Genel |
bir şeyi bir yerden çıkarmak |
work something out f.
|
|
51 |
Genel |
bir şeyi bir yerden çıkarmak |
work something out of f.
|
|
52 |
Genel |
kaymak (bir yerden vb) |
glide f.
|
|
53 |
Genel |
birşeyin (belirli bir yerden) çıkmasını önlemek |
localize f.
|
|
54 |
Genel |
ayrılmak (bir yerden/gruptan) |
cut loose from f.
|
|
55 |
Genel |
bir yerden ayrılmak |
depart from f.
|
|
56 |
Genel |
almak (insanları bir yerden) |
evacuate f.
|
|
57 |
Genel |
çıkmış olmak (bir yerden) |
be free of f.
|
|
58 |
Genel |
bir şeyi bir yerden yırtarak koparmak |
tear something off f.
|
|
59 |
Genel |
bir yerden ayrılmamak |
stick around f.
|
|
60 |
Genel |
tayin etmek (önemli bir yerden önemsiz bir yere/makama) |
shunt f.
|
|
61 |
Genel |
durmadan geçmek (bir taşıt durması gereken bir yerden) |
go through f.
|
|
62 |
Genel |
insanlar bir yerden başka bir yere geçmekte olmak |
be in transit f.
|
|
63 |
Genel |
yok etmek (bir şeyi bir yerden) |
be in the clear f.
|
|
64 |
Genel |
bir şeyi bir yerden çıkarmak |
take something out of f.
|
|
65 |
Genel |
ayırmak (başka birinden/başka bir yerden) |
take away from f.
|
|
66 |
Genel |
çıkmak (su/nem belirli bir yerden) |
transpire through f.
|
|
67 |
Genel |
sürmek (bir yerden atmak) |
banish f.
|
|
68 |
Genel |
araçla bir yerden ayrılmak |
drive off f.
|
|
69 |
Genel |
mallar bir yerden başka bir yere taşınmakta olmak |
be in transit f.
|
|
70 |
Genel |
kaldırmak (bir şeyi bir yerden) |
be in the clear f.
|
|
71 |
Genel |
birini apar topar bir yerden çıkarmak |
hustle someone out of f.
|
|
72 |
Genel |
bir yerden çıkararak başka bir yere dikmek (bitkiyi) |
transplant f.
|
|
73 |
Genel |
vıcık vıcık bir yerden yürürken ayak sesi çıkarmak |
squelch f.
|
|
74 |
Genel |
bir yerden çıkarılıp başka bir yere dikilmeye elverişli olmak (bitki) |
transplant f.
|
|
75 |
Genel |
birini iterek (bir yerden) çıkarmak |
push someone out of f.
|
|
76 |
Genel |
geçirmek (bir yerden başka bir yere) |
shift f.
|
|
77 |
Genel |
çıkarmak (bir şeyi bir yerden) |
withdraw from f.
|
|
78 |
Genel |
bir şeyi bir yerden kurtarmak |
rid something of f.
|
|
|
79 |
Genel |
götürmek (bir yerden başka bir yere) |
transport f.
|
|
80 |
Genel |
bir yerden dışarı atlamak |
jump out of f.
|
|
81 |
Genel |
uzaklaştırmak (bir şeyi bir yerden) |
be in the clear f.
|
|
82 |
Genel |
güçbela geçmek (dar bir yerden) |
skin through f.
|
|
83 |
Genel |
ancak geçmek (dar bir yerden) |
skin through f.
|
|
84 |
Genel |
önemli biri çıkmak (bir yerden/aileden) |
throw up f.
|
|
85 |
Genel |
ayrılmak (bir yerden) |
cut loose from f.
|
|
86 |
Genel |
(bir yerden) otları temizlemek |
weed out of f.
|
|
87 |
Genel |
(bir şey) (bir yerden) çıkmak |
come forth f.
|
|
88 |
Genel |
birini bir yerden almaya gitmek |
go to take someone from somewhere f.
|
|
89 |
Genel |
bir yerden ayrılmak |
make departure f.
|
|
90 |
Genel |
birini bir yerden almak |
take someone from somewhere f.
|
|
91 |
Genel |
bir yerden alıp başka yere koymak |
shuffle f.
|
|
92 |
Genel |
telekinezi yoluyla birini veya bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımak |
teleport f.
|
|
93 |
Genel |
bir yerden başka bir yere göç etmek |
immigrate to some place from some place f.
|
|
94 |
Genel |
bir yerden başka bir yere göç etmek |
immigrate into some place from some place f.
|
|
95 |
Genel |
bir yerden bir şey almak |
receive something from some place f.
|
|
96 |
Genel |
bir hayvanı aç bırakarak gizlendiği yerden çıkarmak |
starve an animal out f.
|
|
97 |
Genel |
birisini bir yerden kovmak |
boot someone out f.
|
|
98 |
Genel |
birisini bir yerden kovmak |
kick someone out f.
|
|
99 |
Genel |
bir yerden kopmak |
drift away f.
|
|
100 |
Genel |
(bir yerden/evden vb) işe gelmek |
commute from some place f.
|
|
101 |
Genel |
(bir yerden) eve gelmek/dönmek |
come home from some place f.
|
|
102 |
Genel |
bir yerden ayrılmak |
depart from some place f.
|
|
103 |
Genel |
bir yerden canlı çıkmak |
make it out of somewhere alive f.
|
|
104 |
Genel |
bir şeyi bir yerden dışarı atmak/fırlatmak |
fling something out of something f.
|
|
105 |
Genel |
bir şeyi bir yerden dışarı atmak/fırlatmak |
fling something out f.
|
|
106 |
Genel |
(bir yerden) (bir şey) uzamak/uzayıp gitmek |
stretch forth from something f.
|
|
107 |
Genel |
birini bir yerden atmak/çıkarmak |
eject someone from some place f.
|
|
108 |
Genel |
bir yerden başka bir yere göç etmek |
emigrate from some place to some place f.
|
|
109 |
Genel |
birini bir yerden tahliye etmek |
evacuate someone from something f.
|
|
110 |
Genel |
birini bir yerden hatırlamak |
remember someone from somewhere f.
|
|
111 |
Genel |
bir yerden koşarak uzaklaşmak |
absquatulate f.
|
|
112 |
Genel |
bir yerden aceleyle ayrılmak |
absquatulate f.
|
|
113 |
Genel |
bir yerden sıvışmak |
run away from a place f.
|
|
114 |
Genel |
bir yerden kaçmak |
run away from a place f.
|
|
115 |
Genel |
bir yerden sonra soğumak |
go cold at one point f.
|
|
116 |
Genel |
bir yerden başlamak |
start from somewhere f.
|
|
117 |
Genel |
bir yerden ayrılmak |
leave a place f.
|
|
118 |
Genel |
bir yerden ayrılmak |
quit a place f.
|
|
119 |
Genel |
bir yerden alıntı yapmak |
quote from somewhere f.
|
|
120 |
Genel |
uzun adımlarla bir yerden çıkmak |
stride out of f.
|
|
121 |
Genel |
birşeyin (belirli bir yerden) çıkmasını önlemek |
localise f.
|
|
122 |
Genel |
birini bir yerden kurtarmak |
rescue someone from somewhere f.
|
|
123 |
Genel |
bir yerden bir yere göndermek |
channelize f.
|
|
124 |
Genel |
bir yerden bir yere göndermek |
channelise f.
|
|
125 |
Genel |
kendini (bir yerden) kurtarmak |
throw f.
|
|
126 |
Genel |
bir yerden kaldırmak |
transplace f.
|
|
127 |
Genel |
(bir yerden) dumanları temizlemek |
uncloud f.
|
|
128 |
Genel |
(bir yerden) toz veya gaz bulutunu temizlemek |
uncloud f.
|
|
129 |
Genel |
(bir yerden) ayrılmak |
walk [obsolete] f.
|
|
130 |
Genel |
bir yerden yalıtılmış kalmak |
remain isolated from somewhere f.
|
|
131 |
Genel |
bir yerden izole olmak |
remain isolated from somewhere f.
|
|
132 |
Genel |
(bir hayvanı) saklandığı yerden çıkarmak |
unkennel f.
|
|
133 |
Genel |
bir yerden hızla ayrılmak |
jump f.
|
|
134 |
Genel |
(bir yerden) çadırları kaldırmak |
untent f.
|
|
135 |
Genel |
(bir şeyi) saklanan yerden çıkarmak |
untuck f.
|
|
136 |
Genel |
bir yerden ayrılmak |
check out f.
|
|
137 |
Genel |
bir yerden veya durumdan koparmak |
winkle (out) f.
|
|
138 |
Genel |
bir yerden veya durumdan almak |
winkle (out) f.
|
|
139 |
Genel |
bir yerden veya durumdan çıkarmak |
winkle (out) f.
|
|
140 |
Genel |
bir yerden yükselmek |
hike f.
|
|
141 |
Genel |
bir yerden bir yere zıplamak |
hopscotch f.
|
|
142 |
Genel |
bir yerden hızla geçmek |
hopscotch f.
|
|
143 |
Genel |
av izi sürerken bir yerden bir yere geçmek |
hunt f.
|
|
144 |
Genel |
(bir yerden çıkması gereken şeyi) kontrol altında tutmak |
hush f.
|
|
145 |
Genel |
(bir yerden/şeyden) evine dönmek |
come home from (some place or something) f.
|
|
146 |
Genel |
(bir yerden/şeyden) eve gelmek |
come home from (some place or something) f.
|
|
147 |
Genel |
bir yerden başka yere gitmek |
locomote f.
|
|
148 |
Genel |
bir yerden başka yere hareket etmek |
locomote f.
|
|
149 |
Genel |
bir yerden bir yere gitmek |
log [obsolete] f.
|
|
150 |
Genel |
bir yerden bir yere hareket etmek |
log [obsolete] f.
|
|
151 |
Genel |
belirli bir yerden çalışmak |
ride f.
|
|
152 |
Genel |
belirli bir yerden hareket etmek |
ride f.
|
|
153 |
Genel |
bir yerden bağımsız olmak |
delocalize [us] f.
|
|
154 |
Genel |
bir yerden bağımsız olmak |
delocalise [uk] f.
|
|
155 |
Genel |
(bir yerden) tıkanıklığı gidermek |
deoppilate f.
|
|
156 |
Genel |
(bir yerden) engelleri kaldırmak |
deoppilate f.
|
|
157 |
Genel |
(bir yerden) fareleri kovmak |
de-rat f.
|
|
158 |
Genel |
(bir yerden diğerine) bardaktan boşanır gibi geçmek |
overflow f.
|
|
159 |
Genel |
bir yerden bir yere gitmek |
run around f.
|
|
160 |
Genel |
(bir yerden) ayrılmak |
chuck [south africa] f.
|
|
161 |
Genel |
(bir yerden) yaşlıları uzaklaştırmak |
diselder f.
|
|
162 |
Genel |
(bir yerden) erkekleri çıkartmak |
disman f.
|
|
163 |
Genel |
(bir yerden) gezgin olarak geçmek |
cover f.
|
|
164 |
Genel |
bir yerden bir yere gitmek |
palmer [dialect] [scotland] f.
|
|
165 |
Genel |
yürüyerek bir yerden bir yere gitmek |
pad f.
|
|
166 |
Genel |
yüksek bir yerden aşağı ip kullanarak inmek |
rappel into f.
|
|
167 |
Genel |
bir yerden diğerine uzanmak |
span f.
|
|
168 |
Genel |
bir yerden geçmeye zorlamak |
squeeze f.
|
|
169 |
Genel |
(bir yerden/görevden) almak |
supplant f.
|
|
170 |
Genel |
sürekli bir yerden başka bir yere gitmeyle ilgili |
transmigratory s.
|
|
171 |
Genel |
bir yerden bir yere giden |
deambulatory s.
|
|
172 |
Genel |
bir yerden diğerine geçen |
transmigrant s.
|
|
173 |
Genel |
(istihbarat operasyonlarında) ana kaynaktan farklı bir yerden çıkan |
black s.
|
|
174 |
Genel |
bir yerden başka yere giden |
hopping s.
|
|
175 |
Genel |
bir yerden bir yere seyahat eden |
mobile s.
|
|
176 |
Genel |
bir yerden bir yere göç eden |
mobile s.
|
|
177 |
Genel |
bir yerden başka bir yere gitmeyle ilgili |
locomotory s.
|
|
178 |
Genel |
bir yerden başka bir yere gidebilen |
locomotory s.
|
|
179 |
Genel |
bir yerden diğerine geçen |
mutative s.
|
|
180 |
Genel |
bir yerden başka bir yere geçen |
of passage s.
|
|
181 |
Genel |
(bir yerden, kaynaktan) çıkan |
issuant s.
|
|
182 |
Genel |
(yol/rota) bir yerden diğerine |
point-to-point s.
|
|
183 |
Genel |
bir yerden başka bir yere |
from pillar to post zf.
|
|
184 |
Genel |
kanada'nın newfoundland kısmı dışında bir yerden |
from away [canada] zf.
|
|
185 |
Genel |
herhangi bir yerden |
whencesoever bağ.
|
|
186 |
Genel |
bir yerden bir yere anlamı veren ön ek |
loco- ök.
|
|
187 |
Genel |
(memleket) bir yerden gelen anlamına gelen son ek |
-ier snk.
|
|
Phrasals |
|
188 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin (bir yerden) çıkışını yapmak |
check someone or something out (of something) i.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin (bir yerden) çıkış kaydını yapmak |
check someone or something out (of something) i.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin (bir yerden) hesabını keserek ayrılmasını sağlamak |
check someone or something out (of something) i.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) gelmek |
hail from (some place) i.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden almak |
call for f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
bir yerden zorla/istemeyerek ayrılmak |
tear (oneself) away (from someone or something) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
bir yerden dikkatle çıkmak |
nose out f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
çiftler halinde bir yerden ayrılmak |
pair off f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
bir yerden diğerine geçmek |
go about f.
|
|
197 |
Öbek Fiiller |
bir yerden atmak |
run out f.
|
|
198 |
Öbek Fiiller |
bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek |
blow in f.
|
|
199 |
Öbek Fiiller |
bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek |
blow into f.
|
|
200 |
Öbek Fiiller |
bir iş ya da bir yerden tekmeyi yemek |
bounce out f.
|
|
201 |
Öbek Fiiller |
bir yerden başka bir yere arabayla gitmek |
drive between f.
|
|
202 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden/durumdan) çıkmasını sağlamak |
bring (someone or something) out of (somewhere or someone) f.
|
|
203 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden/durumdan) ortaya çıkmasını/kurtulmasını sağlamak |
bring (someone or something) out of (somewhere or someone) f.
|
|
204 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden/durumdan) çıkmasını sağlamak |
bring someone or something out of something f.
|
|
205 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden/durumdan) ortaya çıkmasını/kurtulmasını sağlamak |
bring someone or something out of something f.
|
|
206 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden/durumdan) çıkmasını sağlamak |
bring someone or something out f.
|
|
207 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden/durumdan) ortaya çıkmasını/kurtulmasını sağlamak |
bring someone or something out f.
|
|
208 |
Öbek Fiiller |
elden ele/bir yerden ötekine paslamak |
buffet someone or something (from someone or something) (to someone or something) f.
|
|
209 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir hayvanı bir yerden) dışarı çıkarmak |
put (one) out of (something or some place) f.
|
|
210 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak |
put (one) out of (something or some place) f.
|
|
211 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir hayvanı bir yerden) dışarı çıkarmak |
put (someone or an animal) out of something f.
|
|
212 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak |
put (someone or an animal) out of something f.
|
|
213 |
Öbek Fiiller |
tünel kazarak (bir yerden) çıkmak |
tunnel out f.
|
|
214 |
Öbek Fiiller |
(grubu bir yerden) dışarıya çağırmak |
turn out f.
|
|
215 |
Öbek Fiiller |
(birini ya da bir şeyi bir yerden) çıkarmak |
conduct (someone or something) out of (some place) f.
|
|
216 |
Öbek Fiiller |
(birini ya da bir şeyi bir yerden) dışarı götürmek |
conduct (someone or something) out of (some place) f.
|
|
217 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden ya da bir şeyden dışarı çıkarmak |
conduct someone out of something f.
|
|
218 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir yerden başka bir yere) taşımak |
convey (something) from (someone or something) f.
|
|
219 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir yerden başka bir yer) götürmek |
convey (something) from (someone or something) f.
|
|
220 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir yerden başka bir yere) taşımak |
convey (something) from (someone or sth) to (someone or sth) f.
|
|
221 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir yerden başka bir yer) götürmek |
convey (something) from (someone or sth) to (someone or sth) f.
|
|
222 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir yerden başka bir yere) taşımak |
convey (something) to (someone or something) f.
|
|
223 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir yerden başka bir yer) götürmek |
convey (something) to (someone or something) f.
|
|
224 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) aceleyle çıkmak |
charge off f.
|
|
225 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden kaçırmak |
abduct someone from someone or something f.
|
|
226 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir yere savurmak |
toss about f.
|
|
227 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden veya bir yerden) bir şeyi izinsiz almak |
abstract (something) from (something or some place) f.
|
|
228 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden veya bir yerden) bir şeyi çalmak |
abstract (something) from (something or some place) f.
|
|
229 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden veya bir yerden) bir şeyi aşırmak |
abstract (something) from (something or some place) f.
|
|
230 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden veya bir yerden) bir şeyi yürütmek |
abstract (something) from (something or some place) f.
|
|
231 |
Öbek Fiiller |
arabayla bir yerden geçmek |
drive through f.
|
|
232 |
Öbek Fiiller |
birine bir yerden/bir şeyden inmesini söylemek/emretmek |
order someone off (of something) f.
|
|
233 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden uzaklaştırmak/ bir yerin dışına çıkarmak |
lead someone off f.
|
|
234 |
Öbek Fiiller |
bir yerden sıvışmak |
skip out on something f.
|
|
235 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden hatırlamak/anımsamak |
recall someone from something f.
|
|
236 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden/yerden toplamak |
pick someone or something off (of) someone f.
|
|
237 |
Öbek Fiiller |
bir yerden ayrılmamak |
stay put f.
|
|
238 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden buhar tutarak çıkarmak |
steam something out of something f.
|
|
239 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir şey göndermek |
send something from something f.
|
|
240 |
Öbek Fiiller |
bir yerden sendeleyerek çıkmak |
stagger from something f.
|
|
241 |
Öbek Fiiller |
bir yerden alışveriş yapmak |
shop at f.
|
|
242 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden/yerden sarkmak |
dangle from something f.
|
|
243 |
Öbek Fiiller |
birine bir yerden/bir şeyden inmesini söylemek/emretmek |
command someone to get off something f.
|
|
244 |
Öbek Fiiller |
bir yerden kaçmak |
run out of some place f.
|
|
245 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden atmak |
throw someone out of something f.
|
|
246 |
Öbek Fiiller |
birinin bir yerden kalkmasına (sandalye/koltuk) yardımcı olmak |
help someone up f.
|
|
247 |
Öbek Fiiller |
bir şeyleri bir yerden boşaltmak |
unload something from something f.
|
|
248 |
Öbek Fiiller |
birilerini bir yerden atmak/kovmak |
hurl someone out of some place f.
|
|
249 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden uzaklaştırmak/ bir yerin dışına çıkarmak |
guide someone away f.
|
|
250 |
Öbek Fiiller |
birinin bir yerden gitmesini sağlamak |
chase someone out of somewhere f.
|
|
251 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden/yerden toplamak |
pick someone or something off f.
|
|
252 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi hızla/aceleyle bir yerden geçirmek |
rush something through f.
|
|
253 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden püskürtmek |
repel someone from something f.
|
|
254 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden karga tulumba çıkarmak |
roust someone out f.
|
|
255 |
Öbek Fiiller |
bir yerden iterek/sıkıştırarak geçirmek |
squeeze through (something) f.
|
|
256 |
Öbek Fiiller |
bir yerden yola çıkmak/koyulmak |
start off from some place f.
|
|
257 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden hızla/aniden çekmek |
jerk someoneout of something f.
|
|
258 |
Öbek Fiiller |
bir yerden yola çıkmak |
start from some place f.
|
|
259 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden atmak |
pitch someone out of something f.
|
|
260 |
Öbek Fiiller |
birinin bir yerden inmesine yardım etmek |
help someone down from something f.
|
|
261 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden defetmek/kovmak |
chase someone away from some place f.
|
|
262 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden buhar tutarak çıkarmak |
steam something off (of) something f.
|
|
263 |
Öbek Fiiller |
bir yerden hızla çıkmak |
sweep out of some place f.
|
|
264 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak |
haul something (from some place) to some place f.
|
|
265 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden atmak/çıkarmak |
oust someone from something f.
|
|
266 |
Öbek Fiiller |
bir yerden yavaş yavaş çıkmak |
drift out f.
|
|
267 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden yanına çağırmak |
call someone away from somewhere f.
|
|
268 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden zorla/ite kaka çıkarmak |
roust someone out of something f.
|
|
269 |
Öbek Fiiller |
bir yerden gitmek |
toddle off f.
|
|
270 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden atmak |
pitch someone out f.
|
|
271 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden dışarıya atmak |
toss someone out f.
|
|
272 |
Öbek Fiiller |
birinin bir yerden gitmesini sağlamak |
chase someone away from some place f.
|
|
273 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir yere gitmek/götürmek |
shuttle someone or something from (person to person) f.
|
|
274 |
Öbek Fiiller |
birini aç bırakarak bir yerden çıkmaya zorlamak |
starve someone out f.
|
|
275 |
Öbek Fiiller |
bir yerden başka bir yere taşınmak |
move (from some place) (to some place) f.
|
|
276 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir şeyi çekip çıkarmak |
draw something out f.
|
|
277 |
Öbek Fiiller |
birine (bir yerden çıkarken) eşlik etmek |
usher someone or something out f.
|
|
278 |
Öbek Fiiller |
birinin bir yerden (merdiven/sandalye) inmesine yardımcı olmak |
lead someone down something f.
|
|
279 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden dışarıya atmak |
throw someone out of some place f.
|
|
280 |
Öbek Fiiller |
bir yerden çıkmak |
trickle out (of something) f.
|
|
281 |
Öbek Fiiller |
bir yerden damlamak |
trickle through (something) f.
|
|
282 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden karga tulumba çıkarmak |
roust someone out of something f.
|
|
283 |
Öbek Fiiller |
bir yerden başka bir yere göç edip durmak |
migrate between f.
|
|
284 |
Öbek Fiiller |
bir yerden aceleyle çıkmak/ayrılmak |
rush off from f.
|
|
285 |
Öbek Fiiller |
bir yerden sürünerek çıkmak |
crawl out of something f.
|
|
286 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden hızla/aniden çekmek |
jerk someone out f.
|
|
287 |
Öbek Fiiller |
bir yere gitme için (bir yerden) ayrılmak |
leave for some place f.
|
|
288 |
Öbek Fiiller |
bir yerden tüymek |
run out of some place f.
|
|
289 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir şeyler sipariş etmek |
order something from something f.
|
|
290 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir yere gitmek/götürmek |
shuttle someone or something from place to place f.
|
|
291 |
Öbek Fiiller |
bir yerden sinsice çıkmak |
slink out of some place f.
|
|
292 |
Öbek Fiiller |
bir yerden sendeleyerek çıkmak |
stagger out of some place f.
|
|
293 |
Öbek Fiiller |
bir yerden hareket etmek/ayrılmak |
leave from some place f.
|
|
294 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden defetmek/kovmak |
chase someone out of somewhere f.
|
|
295 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden kurtarmak |
deliver someone from somewhere f.
|
|
296 |
Öbek Fiiller |
birine (bir yerden çıkarken) eşlik etmek |
usher someone or something out of some place f.
|
|
297 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden/yerden sarkmak |
hang from something f.
|
|
298 |
Öbek Fiiller |
birilerini bir yerden atmak/kovmak |
hurl someone out f.
|
|
299 |
Öbek Fiiller |
bir yerden sinsice çıkmak |
creep out of some place furtively f.
|
|
300 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak |
drag something from one place to another f.
|
|
301 |
Öbek Fiiller |
bir yerden (kapıdan vb) çıkmak |
trickle through (something) f.
|
|
302 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden buhar tutarak çıkarmak |
steam something out f.
|
|
303 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden (grup/organizasyon) kovmak |
kick somebody off something f.
|
|
304 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden yanına çağırmak |
call someone over f.
|
|
305 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden buhar tutarak çıkarmak |
steam something f.
|
|
306 |
Öbek Fiiller |
bir yerden hızla çıkmak |
charge out f.
|
|
307 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden zorla/ite kaka çıkarmak |
roust someone out f.
|
|
308 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden zorla/ite kaka çıkarmak |
force someone out of something f.
|
|
309 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden dışarıya atmak |
discard someone f.
|
|
310 |
Öbek Fiiller |
birisini bir yerden almak |
retrieve someone from some place f.
|
|
311 |
Öbek Fiiller |
birini aç bırakarak bir yerden çıkmaya zorlamak |
starve someone out of some place f.
|
|
312 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden başka bir yere sürüklemek/taşımak |
haul something from some place (to some place) f.
|
|
313 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden hatırlamak/anımsamak |
remember someone from some place f.
|
|
314 |
Öbek Fiiller |
bir yerden yada kişiden diğerine geçmek |
bounce around f.
|
|
315 |
Öbek Fiiller |
bir yerden alışveriş yapmak |
trade at f.
|
|
316 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerden dışarıya atmak |
toss someone out of something f.
|
|
317 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir yere geçmek |
cross from some place to some place f.
|
|
318 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir şeyi çekip çıkarmak |
draw something out of some place f.
|
|
319 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir şeyleri kaldırmak/temizlemek/toplamak |
clear something from some place f.
|
|
320 |
Öbek Fiiller |
bir yerden gitmek |
toddle away f.
|
|
321 |
Öbek Fiiller |
bir yerden yola çıkmak |
head away from f.
|
|
322 |
Öbek Fiiller |
birini (yakın veya uzak bir yerden) getirmek |
bring someone over from some place f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
el işareti yaparak bir yerden uzaklaştırmak |
motion someone away from something f.
|
|
324 |
Öbek Fiiller |
el işareti yaparak bir yerden uzaklaştırmak |
motion away from f.
|
|
325 |
Öbek Fiiller |
emniyet müdürlüğü gibi yüksek güvenlikli bir yerden çıkmak |
badge out f.
|
|
326 |
Öbek Fiiller |
kuzeydeki bir yerden güneydeki bir yere bir araçla gitmek/ gelmek |
drive down f.
|
|
327 |
Öbek Fiiller |
sinsice bir yerden kaçmak/sıvışmak |
steal out of some place f.
|
|
328 |
Öbek Fiiller |
sürü/kalabalık halinde bir yerden çıkmak |
throng out of something f.
|
|
329 |
Öbek Fiiller |
posta ile birine bir yerden bir şey göndermek |
mail something from some place f.
|
|
330 |
Öbek Fiiller |
panikle bir yerden kaçışmak |
stampede out of f.
|
|
331 |
Öbek Fiiller |
(sınırı/köprüyü/nehri vb geçerek) bir yerden bir yere geçmek /gitmek |
cross over into some place f.
|
|
332 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) dışarı çıkmak istemek |
want out (of something) f.
|
|
333 |
Öbek Fiiller |
(buhar gücü ile çalışan gemi) bir yerden çıkmak |
steam out (of some place) f.
|
|
334 |
Öbek Fiiller |
(uçak/gemi vb. kullanarak) bir yerden çıkarmak |
pilot something out f.
|
|
335 |
Öbek Fiiller |
(kapı aralığı gibi bir yerden) bir gözünü kısmen kısarak bakmak |
squint out of something f.
|
|
336 |
Öbek Fiiller |
(at veya bisiklikte vb.) bir yerden ayrılmak |
ride away f.
|
|
337 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) fırlamak |
pop out (of something) f.
|
|
338 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) çıkartmak |
turn someone or an animal out f.
|
|
339 |
Öbek Fiiller |
(ayağı) bir yerden kaymak |
slip from something f.
|
|
340 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) bir yerden kaldıraç/levye ile kaldırmak/çekmek |
pry something off (of) something f.
|
|
341 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) inmek |
step down from f.
|
|
342 |
Öbek Fiiller |
(birini bir yerden)kurtarmak |
set someone free from something f.
|
|
343 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) biri ile gitmek/ayrılmak/çıkmak |
leave with someone f.
|
|
344 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) geriye çekilmek |
move back from f.
|
|
345 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) (lekeyi/kiri) ovarak çıkartmak |
scour something out of something f.
|
|
346 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) kovmak |
make someone leave f.
|
|
347 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) bir yerden kaldıraç/levye ile kaldırmak/çekmek |
pry something from something f.
|
|
348 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) (lekeyi/kiri) ovarak çıkartmak |
scour something off of something f.
|
|
349 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) arabayla geçmek |
drive through f.
|
|
350 |
Öbek Fiiller |
(bir kararı bir komiteden vb) bir şeyi bir yerden geçirmek |
push something through f.
|
|
351 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) çıkartmak |
turn (someone or an animal) out of something f.
|
|
352 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) (bir şey) uzamak/uzayıp gitmek |
stretch away (from something) f.
|
|
353 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) (lekeyi/kiri) ovarak çıkartmak |
scour something off f.
|
|
354 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden/şeyden) çıkmak/inmek istemek |
want off (something) f.
|
|
355 |
Öbek Fiiller |
(uçak/gemi vb. kullanarak) bir yerden çıkarmak |
pilot something out of something f.
|
|
356 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/yerden) (güç vb kullanarak) çıkarmak |
pull out of f.
|
|
357 |
Öbek Fiiller |
(özellikle arayıp) bir yerden bir şey çıkarmak/çekmek |
fish something up out of something f.
|
|
358 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir yerden) tamamen çıkarmak/silmek/yok etmek |
obliterate someone or something from something f.
|
|
359 |
Öbek Fiiller |
(bir yeri/yerden) hızla/çabucak/hışımla geçmek |
steam across (a room) f.
|
|
360 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden dışarı) çıkmak/gitmek |
run along f.
|
|
361 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden başka bir yere) göç etmek |
migrate (from some place) (to some place) f.
|
|
362 |
Öbek Fiiller |
(özellikle arayıp) bir yerden bir şey çıkarmak/çekmek |
fish something up f.
|
|
363 |
Öbek Fiiller |
(eşyaları vb) (uzak bir yerden) getirmek |
carry something over from something f.
|
|
364 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) bir yerden kaldıraç/levye ile kaldırmak/çekmek |
pry something off f.
|
|
365 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) bir yerden kaldıraç/levye ile kaldırmak/çekmek |
pry something out (of something) f.
|
|
366 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden/otelden vb) çalmak/aşırmak |
skip out with something f.
|
|
367 |
Öbek Fiiller |
(araba vb.) (bir yerden) hızla uzaklaşmak |
speed away (from something) f.
|
|
368 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden/şeyden) çıkmak/inmek istemek |
want off of something f.
|
|
369 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) çıkarmak |
make someone leave f.
|
|
370 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) (lekeyi/kiri) ovarak çıkartmak |
scour something out f.
|
|
371 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) ayrılmak |
tear out of f.
|
|
372 |
Öbek Fiiller |
sınır, bariyer ya da toprak parçası aşarak bir yerden bir yere gitmek |
cross over f.
|
|
373 |
Öbek Fiiller |
bir araçla bir yerden bir yere geçmek |
cross with f.
|
|
374 |
Öbek Fiiller |
bir araçla bir yerden bir yere geçmek |
cross something with something f.
|
|
375 |
Öbek Fiiller |
bir yerden hızla geçmek |
dart across f.
|
|
376 |
Öbek Fiiller |
(birisini bir yerden) göndermek |
deport (someone) from (some place) f.
|
|
377 |
Öbek Fiiller |
(birisini bir yerden başka bir yere) göndermek |
deport (someone) from (some place) to (some place) f.
|
|
378 |
Öbek Fiiller |
(birisini bir yerden başka bir yere) göndermek |
deport someone (from some place) (to some other place) f.
|
|
379 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden başka bir yer) için ayrılmak |
desert (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
380 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden başka bir yer) için ayrılmak |
desert (someone or something) to (someone or something) f.
|
|
381 |
Öbek Fiiller |
(fiziksel olarak) bir yerden geçmek |
go through f.
|
|
382 |
Öbek Fiiller |
bir yerden inmek |
get down f.
|
|
383 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden indirmek |
get down f.
|
|
384 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden/yerden aşağı atlamak |
jump down something f.
|
|
385 |
Öbek Fiiller |
bir yerden aşağı düşürmek/atmak |
knock down f.
|
|
386 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden aşağı yuvarlamak |
roll something down something f.
|
|
387 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden aşağı itmek/sürmek |
roll something down something f.
|
|
388 |
Öbek Fiiller |
bir yerden aşağı yuvarlanmak |
roll down something f.
|
|
389 |
Öbek Fiiller |
(tekerlekli bir araç, top) bir yerden aşağı doğru gitmek |
roll down something f.
|
|
390 |
Öbek Fiiller |
yoğun bir şekilde bir yerden aşağı akmak/yağmak |
sluice down f.
|
|
391 |
Öbek Fiiller |
bir yerden aşağı dönerek inmek |
spiral down f.
|
|
392 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden aşağı/içeri ittirmek |
thrust something down something f.
|
|
393 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi bir yerden aşağı/içeri dürtmek |
thrust something down something f.
|
|
394 |
Öbek Fiiller |
bir yerden aşağı atmak/fırlatmak |
toss down f.
|
|
395 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir yere araçla gitmek |
drive between f.
|
|
396 |
Öbek Fiiller |
bir yerden düşürmek |
drop from (something) f.
|
|
397 |
Öbek Fiiller |
yüksek bir yerden aşağı düşürmek |
drop from (something) f.
|
|
398 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi yüksek bir yerden bırakmak/aşağı atmak |
drop someone or something from something f.
|
|
399 |
Öbek Fiiller |
bir yerden atlamak/düşmek |
dropout f.
|
|
400 |
Öbek Fiiller |
bir yerden düşürmek/atmak/aşağı bırakmak |
drop out f.
|
|
401 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden atmak |
drop out of (something) f.
|
|
402 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden atmak |
drop (someone or something) out of f.
|
|
403 |
Öbek Fiiller |
bir yerden/bir şeyden patlamak |
erupt from something f.
|
|
404 |
Öbek Fiiller |
bir yerden/bir şeyden püskürmek |
erupt from something f.
|
|
405 |
Öbek Fiiller |
bir yerden/bir şeyden açığa çıkmak |
erupt from something f.
|
|
406 |
Öbek Fiiller |
bir yerden/bir şeyden fışkırmak |
erupt from something f.
|
|
407 |
Öbek Fiiller |
bir yerden/bir şeyden çıkmak |
erupt from something f.
|
|
408 |
Öbek Fiiller |
(birine bir yerden) çıkarken eşlik etmek |
escort (one) from (something) f.
|
|
409 |
Öbek Fiiller |
(birini bir yerden) çıkartmak/atmak |
escort (one) from (something) f.
|
|
410 |
Öbek Fiiller |
(birine bir yerden) çıkış yolunu göstermek |
escort (one) from (something) f.
|
|
411 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir yerden çıkarken eşlik etmek |
escort someone or something from something f.
|
|
412 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden çıkartmak |
escort someone or something from something f.
|
|
413 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden atmak |
escort someone or something from something f.
|
|
414 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir yerden çıkış yolunu göstermek |
escort someone or something from something f.
|
|
415 |
Öbek Fiiller |
(birini bir yerden) çıkarmak |
evict (one) from (some place) f.
|
|
416 |
Öbek Fiiller |
(birini bir yerden) zorla çıkarmak |
evict (one) from (some place) f.
|
|
417 |
Öbek Fiiller |
(birini bir yerden) atmak |
evict (one) from (some place) f.
|
|
418 |
Öbek Fiiller |
(birini bir yerden) tahliye etmek |
evict (one) from (some place) f.
|
|
419 |
Öbek Fiiller |
bir yerden bir yere genişlemek/yayılmak |
extend from (something) f.
|
|
420 |
Öbek Fiiller |
(bir suçluyu bir yerden) iade etmek |
extradite (someone) from (some place) f.
|
|
421 |
Öbek Fiiller |
(bir suçluyu bir yerden) ülkesine iade etmek |
extradite (someone) from (some place) f.
|
|
422 |
Öbek Fiiller |
(birini bir yerden) ülkesine geri göndermek |
extradite (someone) from (some place) f.
|
|
423 |
Öbek Fiiller |
(bir suçluyu bir yerden) suçu işlediği yere gitmeye zorlamak |
extradite (someone) from (some place) to (some place) f.
|
|
424 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini) sıkıştığı yerden çıkarmak/kurtarmak |
extricate (someone, something, or oneself) from (someone or something) f.
|
|
425 |
Öbek Fiiller |
bir yerden düşmek |
fall on f.
|
|
426 |
Öbek Fiiller |
bir yerden düşmek |
fall upon f.
|
|
427 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) tek sıra halinde çıkmak |
file out of (something) f.
|
|
428 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) sırayla çıkmak |
file out of (something) f.
|
|
429 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) yavaş yavaş geçmek |
filter in (some place) f.
|
|
430 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) yavaş yavaş geçmek |
filter into (some place) f.
|
|
431 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden zorla ayırmak |
force (someone or something) off (of) (something) f.
|
|
432 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden zorla koparmak |
force (someone or something) off (of) (something) f.
|
|
433 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden zorla çıkarmak |
force (someone or something) off (of) (something) f.
|
|
434 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden kalkmaya/çıkmaya ikna etmek |
force (someone or something) off (of) (something) f.
|
|
435 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden zorla kaldırmak |
force (someone or something) off (of) (something) f.
|
|
436 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden el çekmeye zorlamak |
force (someone or something) off (of) (something) f.
|
|
437 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden zorla ayırmak |
force off f.
|
|
438 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden zorla koparmak |
force off f.
|
|
439 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden zorla çıkarmak |
force off f.
|
|
440 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden kalkmaya/çıkmaya ikna etmek |
force off f.
|
|
441 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden zorla kaldırmak |
force off f.
|
|
442 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir yerden el çekmeye zorlamak |
force off f.
|
|
443 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden zorla ayırmak |
force someone or something off (of) something f.
|
|
444 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden zorla koparmak |
force someone or something off (of) something f.
|
|
445 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden zorla çıkarmak |
force someone or something off (of) something f.
|
|
446 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden kalkmaya/çıkmaya ikna etmek |
force someone or something off (of) something f.
|
|
447 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden zorla kaldırmak |
force someone or something off (of) something f.
|
|
448 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden, komiteden el çekmeye zorlamak |
force someone or something off (of) something f.
|
|
449 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden zorla ayırmak |
and force someone or something off f.
|
|
450 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden zorla koparmak |
and force someone or something off f.
|
|
451 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden zorla çıkarmak |
and force someone or something off f.
|
|
452 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden kalkmaya/çıkmaya ikna etmek |
and force someone or something off f.
|
|
453 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden zorla kaldırmak |
and force someone or something off f.
|
|
454 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden, komiteden el çekmeye zorlamak |
and force someone or something off f.
|
|
455 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden uzaklaştırmak |
force back f.
|
|
456 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden uzak tutmak |
force back f.
|
|
457 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi bir yerden geri çekmek |
force back f.
|
|
458 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeyden/bir yerden korkutmak |
frighten off f.
|
|
459 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeyden/bir yerden korkutup uzaklaştırmak |
frighten off f.
|
|
460 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeyden/bir yerden korkutup kaçırmak |
frighten off f.
|
|
461 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) öğrenmek |
glean from (something) f.
|
|
462 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) bölük pörçük öğrenmek |
glean from (something) f.
|
|
463 |
Öbek Fiiller |
bir yerden almak |
lift from f.
|
|
464 |
Öbek Fiiller |
bir yerden yukarı kaldırmak |
lift from f.
|
|
465 |
Öbek Fiiller |
bir yerden kaldırmak |
lift from f.
|
|
466 |
Öbek Fiiller |
saklandığı yerden az bir kısmı görünmek |
peek out f.
|
|
467 |
Öbek Fiiller |
saklandığı yerden küçük bir kısmı görünmek |
peek out f.
|
|
468 |
Öbek Fiiller |
saklandığı yerden küçük bir kısmı belli olmak |
peek out f.
|
|
469 |
Öbek Fiiller |
saklandığı yerden az/küçük bir kısmı açıkta kalmak |
peek out f.
|
|
470 |
Öbek Fiiller |
saklandığı yerden az/ küçük bir kısmı dışarıda kalmak |
peek out f.
|
|
471 |
Öbek Fiiller |
bir yerden ayrılmak |
proceed from f.
|
|
472 |
Öbek Fiiller |
bir yerden devam etmek/ilerlemek |
proceed from f.
|
|
473 |
Öbek Fiiller |
bir yerden yola devam etmek |
proceed from f.
|
|
474 |
Öbek Fiiller |
bir yerden devam etmek |
proceed from f.
|
|
475 |
Öbek Fiiller |
bir yerden ayrılmak |
proceed from f.
|
|
476 |
Öbek Fiiller |
bir yerden yola çıkmak |
proceed from f.
|
|
477 |
Öbek Fiiller |
birini zorla bir şeyden/bir yerden ayırmak |
pry from f.
|
|
478 |
Öbek Fiiller |
birini (bir yerden/bir şeyden) hatırlamak |
recall from (something) f.
|
|
479 |
Öbek Fiiller |
birini (bir yerden/bir şeyden) anımsamak |
recall from (something) f.
|
|
480 |
Öbek Fiiller |
biri (bir yerden) tanıdık gelmek |
recall from (something) f.
|
|
481 |
Öbek Fiiller |
birini (bir yerden/şeyden) geri çağırmak/çekmek |
recall from (something) f.
|
|
482 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin bir yerden gitmesine izin vermek |
release someone or something from something f.
|
|
483 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir şeyden veya bir yerden çıkarmak |
remove from (someone or something) f.
|
|
484 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden) geri dönmek |
return from (something or some place) f.
|
|
485 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) kaldığı yerden devam etmek |
return from (something or some place) f.
|
|
486 |
Öbek Fiiller |
bir gruptan, yerden, şeyden bir şey yükselmek/yayılmak |
rise from (something) f.
|
|
487 |
Öbek Fiiller |
bir gruptan, yerden, şeyden bir şey saçılmak/çıkmak |
rise from (something) f.
|
|
488 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şeyden/yerden) kazıyarak temizlemek/ kazımak |
scrape (something) away from (something) f.
|
|
489 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) men etmek |
seal (someone or something) off from (someone or something) f.
|
|
490 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) sıvışmak |
sneak away (from some place) f.
|
|
491 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) sessizce kaçmak/çıkmak |
sneak away (from some place) f.
|
|
492 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) sessizce sıvışmak |
sneak away (from some place) f.
|
|
493 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) sinsice sıvışmak |
sneak away (from some place) f.
|
|
494 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) fark ettirmeden çıkmak/sıvışmak |
sneak away (from some place) f.
|
|
495 |
Öbek Fiiller |
yolculuğa (bir yerden) başlamak |
start out from (something) f.
|
|
496 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) yola çıkmak |
start out from (something) f.
|
|
497 |
Öbek Fiiller |
seyahate (bir yerden) başlamak/çıkmak |
start out from (something) f.
|
|
498 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) saldırmak, fırlamak, sıçramak |
strike from (something) f.
|
|
499 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) saldırı düzenlemek |
strike from (something) f.
|
|
500 |
Öbek Fiiller |
(bir yerden) saldırıda bulunmak |
strike from (something) f.
|
|